­

 Çalıcaalan Köyü'nde Hacet Bayramı

Bu bayramda da her Ramazan ve Kurban Bayramı’nda olduğu gibi Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki köyüm Çalıcaalan’a gittim. Ankara’daki kız kardeşim, Nallıhan’daki ağabeyim ve çocuklarının da gelmesiyle bütün aile bir araya gelmiş olduk. Böylece bir arada olmanın mutluluğunu yaşadık bir kez daha. Bayramın anlamı işte tam da bu: Birlik ve beraberliğin yaşandığı en özel zamanlar. 

Ülkemizde dini bayramlar dışında bir de mevsimlik bayramlar adı altında kümelenen geleneksel bayramlar vardır. Hıdrellez ve Nevruz bunların en bilinenleridir. Hıdrellez, Türkiye’deki halkbilim çalışmalarının önde gelen isimlerinden biri olan Pertev Naili Boratav’a göre, “törenler katışımı”  niteliği taşır. Bunun nedeni yağmur duası, yatır ziyareti, kurban, aş gibi birçok törensel uygulamayı içinde barındırmasıdır. Nallıhan ve civarında Hıdrellez Bayramları “Hacet Bayramları” olarak bilinir çünkü temelinde yağmur isteği vardır. 

Bu yılki on günlük Ramazan Bayramı tatili Hacet Bayramlarının yapıldığı (köylüler bu bayramları birbirlerinin bayramlarına gidebilmek için sırayla yaparlar) zamana denk geldiğinden bayramın sonundaki cumartesi günü köyümüzde Hacet Bayramı da yapıldı.

Köy Bayramlarını konu edinen yayınlara ya da köyde yaşayan insanların söylediklerine baktığımızda köy bayramlarının değişmekte olduğu ve “işin pilav yemeye döndüğü” aktarılır. Bu durum bizim köyde de geçerliydi. Hacet Bayramı uzun süredir Erenler yerine köyün içinde pilav pişirilip civar köylerin de katılımıyla yenmesinden ibaret idi. Yeni muhtar Bahattin Kaymakçı’nın çabalarıyla Hacet Bayramı tam dokuz yıl sonra yeniden “Erenler” adı verilen bayram yerinde yapıldı.

Köy Bayramları yeni bir hasat dönemine girerken, bu hasadın verimli olması için gereken yağmur talebiyle uygulanan pratiklerden oluşur. Bu pratiklerin temelinde su kültü, atalar kültü ve dağ kültünün izleri görülür. Bizim yörede de civardaki en yüksek tepede, ulu kişilere ait olduğuna inanılan ve “Erenler” diye adlandırılan mezarların etrafında dua edilir. Buraya genellikle sürü sahipleri hayvan bağışlar ya da adağı olanlar bu isteklerini burada yerine getirir. Kesilen hayvanın etleri ile pişirilen aştan herkesin yemesi sağlanır. Böylece bayramlar esas işlevlerinin yanında, yeniden paylaşımın aracı haline gelir.

İşte bu yıl Erenler’e çıkılarak yağmur duası yapılırken bütün köyün katıldığı paylaşımcı bir tören de gerçekleştirilmiş oldu.

Bayramdan bir gün önce köyün bütün kadınlarının katılımıyla yufka yapıldı.

Ertesi gün yapılan bayramın pilavını ilkokul arkadaşım Firdevs pişirdi ancak hazırlık aşamasından servise kadar her aşamada yardımcıları vardı.

“Dede” ve “gelin” adı verilen “Erenler” etrafında yağmur duası yapıldı.

Yan yana sofralar kuruldu, semaverler yakıldı, etli pilav yendi.

Delikanlılar voleybol oynadı, birbirini uzun süredir görmeyen tanıdıklar sohbetlerini koyulaştırdı.

Çocuklar hamaklara bindi.

Gençler köy dışında yaşayan hemşerilerini tanıma fırsatı buldular. 

Yeni muhtar kurduğu dernek ile gerçekleştirmek istediği projelerinin de olduğunu söyledi. Örneğin Erenler adı verilen bölgeye yürüyüş yolları yapmak onlardan biriydi. Bence çok da isabetli olur. Benim gibi şehirde fazla yürüme fırsatı bulamayan ve bunu doğada deneyimlemek isteyen insanlar için çok güzel bir seçenek olur.  Kendisine kolaylıklar diliyorum, umarım bunları gerçekleştirilebilir. İnsanlara,  doğaya zarar vermeden doğada olmanın zevkini yaşatabilir. 

Kaynak: Dr. Solmaz Karabaşa, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür ve Turizm Uzmanı, Halkbilimci