­

Dışavurumcu ve Yapısalcı Biçimlere Yönelim

Türk resim sanatının gelişim çizgisinde en önemli atılım Cumhuriyet’in kuruluşu ve onu takip eden on yıl içinde gerçekleşir.  Türk sanatı tarihini belirleyen kaynaklarda genellikle Türk resminin modern döneminin başlangıcı olarak gösterilen bu dönem, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının getirdiği çağdaşlaşma programı içinde sanat ve kültür alanlarında kalkınmayı hedef alır ve gerçekleştirir.

1928 yılında yurda dönen gençler Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği adı altında birleşirler. Genç ressamlar Cumhuriyet’in kendilerine öğrenim olanağı sağlamasının öneminin bilincindedirler ve yurda dönüşlerinde ilk sergilerini 15 Nisan 1929’da Ankara’da Etnografya Müzesi salonlarında açarak, gelişmeleri için çaba harcayan Cumhuriyet döneminin düşünce ortamına katılırlar.

Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi, Almanya’da Hofmann öğretisinden geçerek istanbul’a 1927 yılında döner.  Galatasaray Sergisi ve hemen arkasından Ankara’da Nisan ayında açılan Genç Sanatçılar Sergisi ve bunu izleyen istanbul’da Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği sergilerine katılan bu iki sanatçı Türk resminde bir devrim yaratır.

Açılan sergiler, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, Mahmut Cûda, Hale Asaf, Cevat Dereli, Nurullah Berk, Refik Epikman, Şeref Akdik, Fahrettin Arkunlar, Muhittin Sebati’nin biçim, hacim, desen, mekân ve konstrüksiyona önem veren resimlerin ve Hadi Bara gibi heykel sanatçılarının yontuların sanatımıza kattığı önemi pekiştirirler.

Ressamlar, kırık ve kesik çizgiler, oylumsal figür anlayışı, güçlü ve sert leke dengesi, alışılmadık kompozisyonlarla karşı karşıya kalırlar.

Hofmann Okulu öğretilerinin dünya sanatına kazandırdığı, önce figüratif  ekspresyonları daha sonra da soyut ekspresyonlara dönük anlatımları ele alan çağdaş biçem arayışları, Türk ressamlarına kadar ulaşır. izlendiği gibi, bu bağ Ali Avni Çelebi ve Zeki Kocamemi ile başlar. Resim sanatında ekspresyonun anlamını çözümleyen ve figüratif anlatımlarda ifadeyi kurgulamak ve pekiştirmek için figürsel deformasyonların önemini benimseyen bu iki usta ressam, bu yıllarda yaptıkları resimlerle Türk ressamlarına yeni bir ufuk açarlar.

Bu izin peşinden Mahmut Cûda ve arkasından da Cemal Tollu, Hofmann okulunun yolunu tutarlar. Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi’nin biçim bozma, mekan yaratma, ekspresyonla anlatımı vurucu kılma eylemleri çağdaşlarını yakından etkilemekle kalmayacak, özgür ve özgün tavırları Türk resminde cesur atılımlar olacaktır. Bu cesaret gösterisi, ardıl sanatçıların ufkunu ve atılım gücünü pekiştirecektir.

Sanatçılar, sanatın yalnızca ve yalnızca özgür düşüncelerin ürünü olduğu gerçeğini kavrayacaklardır. Bu sanıldığı kadar kolay ve çabuk geçilen bir aşama olmayacak, ancak kararlı atılımların Türk sanatına yön vermesi yavaş yavaş gerçekleşmeye başlayacaktır.

Bu öğreti özellikle Hofmann Okulu ve Almanya’nın Ekspresyonist sanatçılarının ürünlerinin tanınması ve Cezanne’ın sanat görüşlerini ortaya koyan resimlerinden haberdar olunması aşamasında yeni anlamlar kazanmaya başlayacaktır. Bir başka söyleşiyle, sanatçılar deformasyonun anlatıma kazandırdığı değerlerle ve Cezanne’ın leke ve lokal tonların dağılımı, Kübizm (Cubism) öğretisinin araştırmalarıyla tanışacak, ifadenin resimsel anlatımdaki önemini fark edeceklerdir. Türk sanatçıları konstrüksiyon, kontrpuan, modülasyon ve deformasyonun sanata yansımasına tanık olacaklar ve bu uyarlamalara katılma çabası verirken Cezanne’nin ve Hofmann Okulu’nun analitik öğretilerini çözümleyip kurgusal ve yapısal eylemlere yönelen sanat anlayışlarına uyarlama çabası içinde olacaklardır.

1928 yılında bu sanatçıların arasına Art Déco esinleriyle Hale Asaf katılır. Hale Asaf’ın geometrik çizgi ve leke anlayışıyla yaptığı resimler ve Muhittin Sebati’nin rengin görsel etkisi yerine formun biçimsel etkisini vurgulayan natürmortları atılımın ayak sesleri olarak yükselir.

Özellikle Yeni Gerçekçilik içinde yaşam bulan düşünceler arasında farklı olan iki ayrı görüşe katılan örnekler vermeye başlayacaklardır. Seçme, süzme, düzeltme ve yerleştirme ressamın özgün anlatımını belirleyen değerleri belirleyerek resme dönüşecektir. Mahmut Cûda’nın yapıtlarında ve bir anlamda da Şeref Akdik resimlerinde çok açık olarak beliren bu anlatım dönemin ressamları arasında ayrımlı değerlerle varlığını koruyacaktır.

Bu aşamada resim yapmanın üslupsal yorumlar yaratmak olduğunun bilincine varacaklar ve çevrelerini, doğa kesitlerlerini ve yaşadıkları kentleri bu bakış açısından tuvale aktarmaya yöneleceklerdir.

Kaynak (Source):

Giray, Kıymet, Mahmut Cûda Yaşamı ve Sanatı, T. iş Bankası Türk Ressamları  Dizisi 3, Ankara 1982.

Giray, Kıymet, “Cevat Dereli ve Sanatı”, Türkiye'de Sanat, Mart-Nisan 1983,  s.37-39.

Giray, Kıymet, “Hale Asaf’ın Yaşamı ve Sanatı Üzerine”, Yeni  Boyut, S. 2/16, Ekim 1983, s. 24-25.

Giray, Kıymet, “Ali Avni Çelebi’nin Türk Resim Sanatındaki Yeri”, Halkbank Sanat Galerisi Kataloğu,  şubat 1992, s. 2-7.

Giray, Kıymet, “Cevat Dereli ve Cemal Tollu’nun Sanatında Kesişen ve Ayrılan Özellikler”, Kültür ve Sanat, S. 13. 4 Mart 1992, s. 53-65.

Giray, Kıymet, “Yaşamın Hızını Yakalayan Usta Sanatçı: Ali Avni Çelebi”, Sanat Çevresi, S.161, Mart 1992, s.36-38.

Giray, Kıymet, “Türk Resminde Müstakiller”, Türkiyemiz, Akbank Kültür ve Sanat Dergisi, S. 71, Ocak 1994, s. 4-17.

 Giray, Kıymet, “Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği”, Sanat: 3, Kültür Bakanlığı Yayını, Kasım 1993, s. 38.

Giray, Kıymet, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, istanbul 1997.

Giray, Kıymet, Şeref Kamil Akdik’in Fırçasından istanbul, Artist 2000, 10. istanbul Sanat Fuarı 10-15 Ekim 2000, Türkiye iş          Bankası şeref Kamil Akdik Sergisi Kataloğu.

Giray, Kıymet, Cevat Dereli, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Kasım 2000 istanbul (Yapı Kredi Kazım Taşkent Sergi Salonu 15 Kasım 2000-8 Aralık 2000 Cevat Dereli Sergisi kapsamında hazırlanan kitap).

Giray, Kıymet, Refik Epikman, T.C. Merkez Bankası 12 Nisan-           3 Mayıs Sergi Kitabı, Ankara 2001.

Giray Kıymet, Mahmut Cûda,  istanbul 2002.

Giray Kıymet., Cumhuriyet’in İlk Ressamları İstanbul. 2004

Giray Kıymet., Ali Çelebi. İstanbul 2007