­ AMASYA HALK İNANÇLARI | Kültür Portalı

Amasya Halk İnançları - Amasya

İnanışlar
  • Bulutlar aşağıya doğru iniyorlarsa, alçaktalarsa yağmur yağacağı düşünülür, insanlar bağda bahçede tarladalarsa evlerine dönerler.
  • Bulutların hareket yönü yukarılara doğruysa bu kez de havanın güzel, açık olacağı düşünülür.
  • Koyunlar merada toplu, birbirlerinden ayrılmadan yayılıyorlarsa yakın zamanda kar yağacağı, soğuk olacağı düşünülür.
  • Tavukların çayıra tünemesi kış olacağının habercisi olarak algılanır.
  • Kavak ağacının yaprakları alttan dökülürse kar çok yağacak, üstten dökülürse kar az yağacak anlamına gelir.
  • Fıstık çok olursa kış şiddetli geçecek anlamına gelir.
  • Kozalak çok olursa kış çetin geçecek diye düşünülür.
  • Ayva çoksa kışın soğuk olacağına inanılır.
  • Baharda “guguk“ denilen kuş gelir ve öter, bu kuş orak ayına (Temmuz) 80 gün kaldığının habercisidir. Guguk 40 gün çalıda 40 gün yaprakta öter. Orak zamanı kaybolup gider.
  • “Abrul beşi“ ve “mayıs yedisi“ gibi belirli günler halk arasında sayılı soğuklar olarak algılanmıştır. 5 Nisanı ifade eden “Abrul beşi“ “Kork abrulun beşinden, öküzü ayırır eşinden” şeklinde ifade edilmiştir. Mayıs yedisinde de “kış, ben daha burdayım, gitmedim“ diye kendini hissettirirmiş. Havaların güneşli gittiğine kanmamak anlamında “Samanın sarısını, odunun kurusunu bu günler için saklamak lazım” denilir.
  • Hava gün içinde çok sıcaksa bu “soğuk katran kaynıyor“ olarak algılanır ve sonunda yağmur yağacağı düşünülür.
  • Dolu yağarken kesilsin diye evden dışarıya “sac ayağı“ atılır. • Bir cenaze gömülmeye götürülürken yağmur yağıyor ve birden kesilirse bu “kefen cenazenin ağzında gitti“ diye yorumlanır.
  • Cuma ve salı günleri kuluçka yatırılmaz. Cuma günü yatırılırsa civcivlerin horoz olacağına, salı günü yatırılırsa yumurtaların cılk olup hiç civciv çıkmayacağına inanılır.
  • Cuma, cumartesi ve salı günleri, hasat, ekim dikim işlerine başlanmaz. Ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz.
  • Mayıs yedisinde yağan yağmur bir kaba biriktirilir ve bu suyla yoğurt mayalanır. Bu şekilde yoğurdun iyi tutacağına inanılır.
  • Yılbaşından sonraki gün eve gelen ilk kişiden sonra evde olumlu gelişmeler olmuşsa (eşya alınması, mutlu bir haber vs.) gelen kişinin ayağının uğurlu, evde olumsuz gelişmeler olursa (kaza, hayvanların ölmesi, bir şeylerin kırılması vs.) gelen kişinin ayağı uğursuz olarak nitelendirilir.
  • Güneş ve ay tutulmalarında dualar edilir, havaya silah atılır, teneke çalınarak gürültü çıkarılır.
  • Yüzük parmağına iki yüzük takılmaz, takılırsa üstüne kuma gelirmiş.
  • Yaylaya çıkılırken uzunca bir hasır yola dizilerek yakılır ve bütün hayvanların yanan ateşin üstünden atlaması sağlanır. (Suluova Eraslan Beldesi)
  • Çok ağlayan çocuğun ağzına sela vakti babasının ayakkabısıyla hafifçe vurulur. • Cenaze yıkanırken yıkayan kişinin teneşir tahtasına çıkması iyi sayılmaz. Ardından ölüm olacağına inanılır.
  • Evi olmasını isteyen kişi; hiç kullanılmamış yeni yapılmış bir evin bacasından aşağıya doğru “Allah’ım bana da ev ver, benimde evim olsun” diye bağırır. Ya da; ev sahibi olan 41 kişiden para toplanır, toplanılan parayla çaydanlık alınır, kendi oturduğu evde kırk bir yasin okutulur ve satın alınan çaydanlıkla yapılan çay misafirlere ikram edilerek ev sahibi olunması için de dua edilir. (Amasya Merkez)
  • Ağzın içinde herhangi bir yer ya da dil yara olmuşsa kendinden küçük birine üç kez “dilime ben düştü” der, karşıdaki de yine üç kez “tükür yere” der. Bu şekilde yaranın çabuk iyileşeceğine inanılır.
  • Dileği olan kişi akşamdan üç tane bıçağı her birine bir evliyayı niyetlenerek suyun içine atar Sabah kalkınca hangi bıçak paslanmışsa niyetlendiği o evliyaya gider. (Merkez Ezinepazar)
  • Kapı önünde duran ayakkabı ya da terliklerin hasbelkader uç uca gelmesi misafir geleceğinin habercisidir. “Terlikler konuşuyor, misafir gelecek denir”.
  • Terliklerden birinin ters olması uğursuzluk getireceğine inanılır ve terlik hemen düzeltilir.
  • İsteklerin gerçekleşmesi için türbelere gitme oldukça yaygın bir gelenektir. Bunlardan; • Çişini söylemede geciken çocuk üç Cuma sela vakti çiş evliyasına götürülür. • Yaramaz çocukların atleti alınır ve dilek kuyusu yanında yer alan evliya mezarının üzerine Perşembe gününden serilir. Cuma sabahtan alınır ve çocuğa giydirilir. (Amasya merkez) 
  • Dilek tutularak dilek kuyusu adı verilen kuyunun içine bakılır. Kalın bir örtüyle kuyuya ışık gelmesi engellenir. Karanlık kuyudan ışık görmüşse kişi, dileği gerçekleşecek anlamına gelir. • Gerçekleşmesi istenilen dilek için üç Cuma sela vakti, Pir İlyas türbesi, Selamet Hatun Türbesi ve Hamdullah dede evliyası peşpeşe ziyaret edilir ve dilek tekrarlanır. • Dilenecek her şey için “analı kızlı evliya“ya gidilir. (Göynücek İkizyaka köyü)
  • YAĞMUR DUASI Kurak geçen özellikle bahar mevsiminde yağmur duasına çıkılır. Para toplanarak kurbanlık hayvan alınır. Hoca ya da duaları bilen bir kişi önde cemaat arkada dualar okur cemaatte “amin“ der. Eller yağmur yağmasını sembolize eder şekilde avuçlar aşağıya doğru tutulur. Önde dua okuyan kişi ceketini ya da paltosunu ters giyer. Kurban kesilecek yere kadar gidilir, çevresi üç kez dolaşıldıktan sonra kurban kesilir, dağıtılır ya da orada pişirilerek yenir. Bunu takip eden zamanlarda civardaki türbe, tekkeler ziyaret edilerek yağmur yağması duasında bulunup kurban kesilir. Yağmur yağması için yapılan başka bir uygulama da; ufak taşlar toplanır ve her bir taşa dualar okunur. Binlerle ifade edilen bu taşlar ırmağa konulur ve yağmur yağması için beklenir. Ayrıca yağmur yağması için; çocuklar toplanır, bir kurbağa yakalanır ve kalburun içine konulur. Üstü örtülen kurbağa kalburla baş üstünde; Göden göden göğdüren Göğden yağmur indiren Tekneler hamur isdiyo Yerler çamur isdiyo, diyerek ev ev dolaşırlar. Yağ, un, ekmek vb. isterler. Çalınan her kapıda; Yağ verenin oğlu olsun Un verenin kızı olsun. Derler. Ev sahibi bir yiyecek verir ve çocukların üzerine de bir kova su döker. Evlerden toplanan malzemeler pişirilir ve topluca yenilir. (Taşova Şeyhli Köyü)
  • Bu uygulama Merzifon Akören Köyü'nde; ilk çiğdemler çıktığında çocuklar bir araya toplanarak; “Çiğdem çiğdem çiçecük Ebem olan köçecik Çaldan çuldan Bir kaşık yağdan Verenin altın başlı bir oğlu olsun Vermeyenin kel kafalı bir kızı olsun” diyerek ev ev dolaşırlar. Evlerden toplanan bulgur ve yağla, pilav pişirilerek yenilir

 

Görüntülenme Sayısı : 6350    Eklenme Tarihi : 04 Şubat 2013 Pazartesi    Güncellenme Tarihi : 04 Aralık 2020 Cuma