Toplumsal Araştırmaların Nesnesi Olarak Yemek ve Mutfak

82 Prof. Dr. Hayati BEŞİRLİ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı cekler üzerinden de anlamak mümkündür. Bireyin yiyecek seçimi onun kimliğinin bir göstergesi alışkanlıklarının ve beğenilerinin bir yansımasıdır. Yiyecek seçimleri bireysel tercihlerin yanı sıra topluluğun yaşam tarzı, göç ve etnik ilişkileri veya diğer kültürler ile etkileşiminin göstergesi özel- liği taşır. Yemek ve mutfağın kültürel bir unsur olarak ele alınması toplumsal araştırmalara yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Yemek ve mutfak kültürel bir unsur olarak düşünülerek araştırmalarda önemli bir yer tutmaya başlamıştır. İnsanlar sadece beslenmek için yemezler. Neleri yiyeceğimiz, nasıl yiyeceğimiz, ne zaman yiyeceğimiz ve bunun yanı sıra ne kadar yiyeceğimiz kültürel an- lamda belirlenmektedir. Bu kapsamda kimlerle yediğimiz ve hizmet görme biçimimiz de düşünül- düğünde mutfak yemek pişirilen yer, sofra da sadece yemek yenilen bir mekân olmaktan çıkar. Yemeğin ve mutfağın kültürel bir unsur olması farklı açılardan değerlendirilmektedir. Bu bakış açılarını iki noktada kategorize etmemiz mümkündür. Bunlardan birincisi yiyeceklerin ve mutfağın sembolik anlamını oluştururken, diğeri ise bunların toplumsal yapıya ilişkin olarak somut veriler ortaya koymasına işaret eder. a. Mutfak ve yiyecekler sembolik bir anlam taşır. Buna yemeğin sembolizmi de diyebi- liriz. Gündelik hayatımızda gerçekleştirdiğimiz davranışlarımız ve ortaya koyduğumuz anlamlar kültürel hayatımızda önemli yer tutmaktadır. White için kültür. sembolleştirme- ye bağımlıdır. Kültür bu kapsamda eşyalar aletler, giysiler, süsler, gelenekler, kurum- lar, inançlar ve ritüellerin üzerine kuruludur. Kültür, atalarımızın sembolleri kullanma becerisini edinimlerinden kaynaklanmıştır. Bu durumda bir şeye anlamlar atfedilmekte, simgeyle sembolize ettiği şey arasında gözle görülür veya doğal iletişim olmaksızın ilişki kurulabilmektedir. Her insan topluluğu semboller kullanma ve kültürü yaratma ve bunları devam ettirme kabiliyetine sahiptir (Kottak, 2016: 19). Semboller bir topluluğu oluşturan insanların üzerinde uzlaştığı bir şeyi ifade eden o şeyden farklı şeylerdir. Yiyecekleri tüketirken gösterdiğimiz davranışlar, yerine getirdikleri fonksiyonlar itibariyle aşkın bir önem kazanmakta, kültürel kimliğimizin bir parçası haline gelmektedir. Bu, yemeğin sim- gesel boyutudur. Yiyecekler, diğer toplumsal deneyimlerle ilişkilendirilen ve toplumda inşa edilen sembolik anlamlara sahiptir. Yiyecek referanslarını içeren sembolik anlamlara ekmek ve su iyi bir örnektir. Türk kültüründe ekmeğe dayalı olarak oluşturulmuş pek çok atasözü ve deyim söz ko- nusudur. İnsanlar arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde aynı ekmeği paylaştığını söyler veya tuz ve ekmek hakkından bahseder. Bu dostluğun önemli bir göstergesi, dostların birbiriyle olan ilişkisinin eskiliğinin ve o birlikteliktekilerin arasında olması gereken bir değer olarak vefanın simgesidir. Sembolik inşayı sofrada oturma düzeninde ve hizmet görme önceliğinde de görmek müm- kündür. Sofra kurallarında açıkça görülen, kimlerin oturacağı konusunda uzlaşılmış alanlar söz konusudur. Bu alanlara oturacak bireylerden belirli niteliklere sahip olması beklenir. Bu belirleyi- ciler cinsiyet, zenginlik veya saygınlık gibi unsurlar olarak ifade edebilir. Bu belirleyicilerin toplum- sal anlamda statü göstergesi olarak kabul edilen ve toplumda bireyleri ayrıcalıklı kılan ve iktida- rını sağlayan belirleyicilerdir. Türk toplumunda bunu ifade eden kavram “tör” dür. Çobanoğlu’na (2004: 33-34) göre tör Türk kültürünün hiyerarşik yapısının en müşahhas olarak ifade edildiği top- lumsal davranış kodlarından birisi dir. Türk kültürünün, atlı bozkır kültürü döneminde çadırlardaki

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy