Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

296 Prof. Dr. Mehmet Naci ÖNAL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı larını aşma gayretinde olur (Fromm 1998: 62). Hayaller ve rüyalarla ruh dünyasına yeni ufuklar açılır. Halk kültüründe rüyalar son derece önemli bir yere sahiptir. Hayallerin ve rüyaların sı- nırlarının nasıl aşıldığı masallarda gösterilir. Masallar, ruh dünyamızı biçimlendiren, ufkumuzu yönlendiren hayal dünyamızı zengin kılan birer materyal olurlar. Masallarda yöneten yönetilen ilişkisi sorgulanır; padişahın kızına talip olmak, ona denk olmayı arzu etmek demektir. Masallar hayal dünyasını beslerken her zaman gerçeklikten uzak düşmezler. Gerçekle çelişkili olan her şey bizim için ilginçtir. Canavar aslında problemin simgesidir. Fantastik dünyada anlatılanlar gerçek dünyanın karmaşıklığına alternatif oluştururlar. Hayaller gerçek dünyayla ilgi- sinden ötürü önem taşırlar (Uysal 2006: 17). Hayallerin gerçeklere taşınması ruh dünyamızı tetik- ler. Yeniliklerle yaşam daha anlamlı kılınır. İnsanlığın gelişmesi, tekâmülü ancak böyle sağlanır. Masal dünyasındaki olağanüstülükler bizlere, kendi dönemlerinde imkânsız olanını ancak, sonraki zamanlarda mümkün olacak işleri anlatır. Yalnız sahibinin sesini duyan kapı, eli veya gözü tanıyan kapılara dönüşebilir. Şifalı elma, antibiyotik; uçan halı, helikopter; dürbün, uzağı görmek için bir metafor olabilir (Todorov 1999: 60-61). Sembolik anlatılar, imkânsız olana işaret edip bir gün bu hayallerin peşinden gidilmesini nasıl tembih ediliyorsa, sosyal yaşamdaki ak- saklıklar için de hayaller kurdurulmuş olunmalıdır. Masallar üzerinden insanoğlunun bilinçaltına gönderilen işaretler, teknolojinin veya sosyal yaşamın keşfedilmesini tetikler ve anlaşılır kılar. Masal evreninde, var olanla, var kabul edilen arasında zihnen bağlantı kurulup gözler önüne serilir. Eylemlerle gerçekleştirilen her davranış doğru yanlış ekseninde yol alır. Yanlışla- rın kahramanları yoktur, doğruların kahramanı vardır. Masal içindeki yapıp etmeler, dinleyiciyi vicdanının kabul edeceği bir sona taşır. İyiler mutlaka kazanır, karşılığında kötüler cezalandırılır. Büyülü serüvenin karşıtlıkları iyi ve kötü üzerine kurulur. Olağan veya olağanüstü varlıklar aynı sonuca hizmet ederler: iyi veya kötü. Vicdani olanla olmayan arasındaki ayırım masal dünyası üzerinden merak unsurlarıyla birlikte gösterilerek anlatılır. İnsanın umudu olmadığında, insanlık büyük bir tehlike ile baş başa kalır. Umutsuz olmak insanın ve insanlığın sonunu hazırlar. Haklının haksızın birbirine karıştığı, güçlünün güçsüzü yok ettiği, kaosun hüküm sürdüğü bir dünya ile karşılaşılır. Umudun bittiği insanlık tarihinde, umutları peygamberlerin yeşerttiğini biliyoruz. Dinlerin tamamı, insanlığın kaybettiği adaleti yeniden tesis etmek, sosyal düzeni itmam etmek içindir. Bilinçaltında ruhun yaşam dolu, ümit var olduğu, kayıpların gelecekte kazançlara dönü- şeceği bir dünya tasavvur edilir. İster animistik, ister dini, ister bilimsel düşünce yapısına sahip olsun dünyanın her kuşağı, dünyanın her toplumu, aynı umutları yeşertmiş olmalıdır. İnsanlığın dinden ve milletten azade olan masalları, evrensel boyutuyla insanlığın ortak değerleri arasında yer alır. Masallar, kişiler, toplumlar, milletler üstü bir bilincin ortak geçmişlerini içlerinde barındı- ran umudun ve adaletin sürekli vaz edildiği metinlerdir. Düşleri, düşünceleri, dünyaları bütün bir yaşamı içine alan hayal veya gerçek olan; olumlu veya olumsuz her şeyi içine alan insanlık âle- minin insanî hallerini, benzerlikleri içinde anlatılması masalların evrensel boyutudur. Yerel olmak, bir dille anlatılmakla başlar, o kültür içinde giydirilen, benzetilen ve sarıp sarmalayan yapısıyla devam eder. İnsanların dış görünüşlerindeki farklılıklar gibi, giyim-kuşamla, örf ve âdetle adeta masallar yeniden giydirip yerelleştirir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2