Karagöz Müziğinin Anonimleşme Süreci

250 Yücel ÖZDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ve birbirinden farklı olduğuna tespit edilmiştir. 19 Yörük Semai makamındaki Hacivat’ın söylediği ve bestekârı bilinmeyen “on kere demedim mi sana yar” ya da Bebe Ruhi’nin saba/düyek ma- kamında söylediği “vardım Halebe bindim dolaba” eserleri 20 bir dönem meşk kültüründe sözlü olarak icra edilmiş, bestekârı unutulmuş ve daha sonra Karagöz icra bağlamıyla tekrar yaratılarak perdeye yansımış eserlerdir. Her dönemin popüler müzik türleri Karagöz geleneği ile bütünleşerek zamanla anonim- leşmiş, Karagöze repertuarına has müzik olarak kabul görmüş günümüze gelmiştir. Karagöz musikisi denilen kavram aslında farklı çağrışımlar içermekte anlam kaymalarına neden olmakta- dır. Karagöz icra eden hayalilerin icra ettiği oyunlara has güfte ve beste yarattığı gibi bir özellik katmaktadır. Yapılan literatür çalışmasında Karagöz aktörleri tarafından karagöz müziği beste- ledikleri üzerine hiçbir kayıt bulunmamıştır. Ethem Nuri Üngör›ün “Karagöz Musikisi” eseri; araş- tırmacıların oyunlarda icra edilen hayal şarkılarını salt karagöz için üretilmiş müzikler olduğunu algılamasına sebep olmuştur. Genel olarak Türk Musiki tarihine ve geçirdiği evrelere baktığımız her dönemin yaşamış müzik türlerin bir halk yaratısı olan Karagöz sanatı içerisinde yaşadığı gözlemlenmektedir. 21 Hayal şarkılarının beste ve güftesinin yaratıcısının belirsizliği karagözün sözel bir sanat olmasıyla ilgilidir. Karagöz müziğindeki bu anonimlik, Klasik Türk musikisinin icra geleneğinden kaynaklanmaktadır. Üngör’ün eserin sonunda sorduğu şu soru dikkat çekicidir. “Pek çoğunun bestekârı bilinmeyen bu hayal şarkılarının Türk musiki repertuarından mı Kara- göz’e uygulandığı? Yoksa Karagöz için mi bestelenmiş olduğu düşünülebilinir (Üngör, 1989;52). Sorduğu soruya şu şekilde cevap vermiştir; Müzikoloji açısından yapılacak bu tahminde ise Türk musikisinin genel karakteri göz önünde bulundurularak tahmin edilebilir ki Karagöz oyunları için yapılan özel bestelerdir. Halkbilimsel bakış açısı gösteriyor ki Karagöz müziği olarak kabul edi- len repertuvar İstanbul kent folklorunda yaşamış meşk kültürünün ürünlerinin, karagözcü belleği ile hayal perdesinde karagöz tarzı müzik söyleme geleneği ile çeşitlenerek aktarılmış musiki eserleridir. Sonuç olarak “karagöz musikisi” ki bu kavram karagöz için bestelenmiş müziklerden de- ğil, karagöz tarzı müzikler icra edildiği için söylersek daha doğru olur. Gölge oyunu içerisinde işlenecek konunun sahnelenmesi ve oyun içerisindeki müziklerin oynatılan karakter ve tiplerin özellikleri hakkında bilgi vermesi görsel olarak bütünlük kazanmaktadır. Geçmişte kayda geçmiş bestekâr hayali yoktur; fakat çoğunun hanende özelliği vardır. Belirtilen müzik türlerinde kendi bağlamlarında işlendiği zaman konser verilenebilir; fakat karagöz bağlamında işlendiğinde sa- dece perde de hayat bulabilir. Müzikler ilerleyen zamanlarda popülerliğini yitirmesine rağmen, karagöz bağlamında zamanlar üslup ve tavır kazanmakta geçmişten günümüze süregelerek ya- şamaktadır. Bu süreç zamanla müziğin yaratıcısının anonimleşmesine ve hayal şarkıları repertu- arında yer almasını sebep olmaktadır. Karagöz müziğindeki bu anonimleşme, sanatın usta malı olmasındaki halkbilimsel bir süreçtir. 19  Rıfat Bey (1820- 1888), Nihavent makamında “nar-ı aşkınla senin ey nehçivan” güfteli şarkısının bu ikili basılı versiyonu da birbirinden epey farklıdır. Borrel aynı eserden çok kısa sürede yeni versiyonlar türe- tildiğine ve farklı notaların yayınlanıp çalındığına parmak basıyor böylece (Behar, 2016;95). 20  Bu durum Karagöz tiplerinin icra ettiği fakat bestekârı bilinmeyen 107 eser içinde geçerlidir 21  Günümüzde yaşayan karagözcülerin çağdaş müzikleri de perdeye yansıttığı gözlemlenmiştir. (Tarkan, Cİguli, Barış Manço, Ajdar… vb. )

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz