Gelenek, Görenek ve İnançlar

234 Nuran MALTA MUHAXHERİ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı bu topraklarda yaşatmış olduğu örf, adet, gelenek ve görenekleri yanında büyük bir medeniyetin devamı ve hamisi olarak kendi mevcudiyetini koruyan örnek bir topluluktur. İnsan hayatının başlıca üç önemli geçiş dönemi vardır. Bunlar; doğum, evlenme ve ölümdür. Her biri kendi bünyesi içerisinde birtakım alt bölümlere ve basamaklara ayrılır. Bu üç önemli aşamanın çevresinde birçok inanç, âdet, töre, tören, ayin, dinsel ve büyüsel özlü işlem kümelenerek söz konusu geçişleri bağlı bulundukları kültürlerin beklentilerine ve kalıplarına uy- gun bir biçimde yönetmektedir. Bunların hepsinin amacı da kişinin bu geçiş dönemindeki yeni durumunu belirlemek, kutsamak, aynı zamanda da kişiyi bu sırada yoğunlaştığına inanılan teh- likelerden ve zararlı etkilerden korumaktır (Örnek, 2000: 131). Geçiş dönemlerinde kümelenen âdetler, gelenekler, törenler ve törenlerle bunların içerisinde yer alan işlemler ve uygulamalar bir ülkenin ya da belirli bir yörenin geleneksel kültürünün ana bölümlerinden birini oluşturur. Kosova Türklerinin halk kültüründe geçiş dönemleriyle ilgili inanç, âdet ve pratiklerin eski Türk kültürüyle bağları vardır. 1. Kosova Türk Kültüründe Doğum, Evlenme ve Ölüm Adetleri 1.1. Kosova’da Doğum Adetleri: Kosova Türklerinde doğumla ilgili inanış ve adetler oldukça zengindir. Doğum ile ilgili adetlerin yaygın olmasının sebebi, çocuğa verilen önemden kaynaklanmaktadır. Doğum, her zaman aileye büyük mutluluk getiren bir olaydır. Doğum, toplum içinde hem kadının hem de erkeğin saygınlığını artırır. Prizren’de hamile kadınlar “ iki canlı”, “hamile”, “özürlü” ,“ağır” sıfatlarıyla tanımlanır . Kosova’da çocuğu olmayan aileler küçümsenir, hamile kalmayan kadının itibarı azalırdı. Çünkü genel olarak Prizrende geçmişte çocuk sahibi olamayan ailede kusur çoğunlukla kadın- da aranmakta, uygulama ve pratiklerin büyük çoğunluğu kadın üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Bu durumdan kurtulmak ve çocuk sahibi olmak için insanlar çeşitli pratiklere başvururlar. Doğum “bir geçiş“ olduğuna göre, inançlar ve gelenekler hamile kadının daha doğum öncesinden, hatta çocuk sahibi olma isteğinden başlayarak birtakım adetlere uymaya, bu adetlerin gerektirdiği iş- lemleri yerine getirmeye zorlamaktadır (Örnek, 2000:132). Doğumla ilgili halk inanışları daha çok doğum öncesine ait olup, kısırlığı gidermek veya yaşamayan çocukların yaşatılmasına yöneliktir. Kosovalıların evlendikten sonra ilk istedikleri şey, gelinin hamile kalmasıdır. Gelinin, gittiği yerde saygınlık kazanması ve erkeğin yakınlarının gözüne girmesi için doğurması gerekir. Bu nedenle hamile kalmayan kadın, bazı adetlere başvurmaktadır (B. Bütüç). Mesela; sıcak yerlerde yattık- tan veya sıcak şeyler içtikten sonra kadın eğer hamile kalmazsa o zaman doktora başvurup bu- nun çaresini ararlar. Kısırlığı gidermek için başvurulan çareler arasında muska yazdırmak, kutsal yer, su vb yerlere sığınmak, dua etmek yer almaktadır. Kadın bunlara rağmen hamile kalmazsa, eşinin kuma getirmesi olağandır (B. Bütüç). Çok az erkek çocuksuz kalmayı göze almaktadır. Kuma kabul etmeyen bayanlar ise babalarının evlerine geri dönerler. Günümüzde çocuk sahibi olamayan kadınlara bakış değişmiştir. Öncelikle, genç çiftlere çocuk sahibi olabilmeleri için daha fazla zaman tanınmaktadır. Eğer problem varsa artık gidilen kişi köy ebesi değil, uzman bir dok- tordur. Tıbbî müdahalelere rağmen sonuç alınamıyorsa halk hekimliği veya dinî/sihri uygulamalar devreye girmektedir. Bölgede geleneksel ve tıbbî yöntemlere rağmen çocuk sahibi olamayanlar,

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2