Dede Korkut Hikayelerinde Toplumsal Cinsiyet Kabulleri Bağlamında Kadın ve Erkek Söylemleri

150 Dr. Gülnaz ÇETİNKAYA T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Sam yilleri esmedin Kazan kulagum çınlar Sarımsak otu yimedin Kazan içim göyinür
 Saru yılan sokmadın agça tenüm kalkar siser (Ergin 1997:164) Bu soylamada kadın, yüzyıllara dayanan doğanın şifa verici özelliği ile ilgili bir bilgiyi kendi duygusunu anlatmak için kullanmaktadır. Burada sarımsak otunun yılan zehrine iyi geldiği ve sonrasında vücutta fizyolojik bir belirti olarak yanma olayının görülebileceğinin isareti toplumsal belleğin yüzyıllara dayalı tecrübesi temeline dayalı olarak aktarılmaktadır. Hem psikolojik, hem de fizyolojik tedavi yöntemleri sonraki kuşakların estetik yaratıcılıklarının ve hayatta kalabilme- lerinin sembolik kodları haline gelmiştir. Böylelikle anne, duygusunun estetik ifadesini toplumsal yarar adına önemli bir bilgiyi de vererek aktarmaktadır. Kadın bu doğrultuda sadece gözlemleyen ve gözlemlediklerini aktaran degil aynı zamanda yaşadıklarını yüreğinde hissedip kültürel hafıza- nın rehberliğinde sözleriyle dısa vurandır. Bellek, bilinç ve düşünce tarzı açısından farklılıklar; kadın ve erkeğin söylemine de yansı- maktadır. Kadın geçmişin hatırlatıcısı, sözel belleğin taşıyıcısı, aktarıcısı ve döngüsel düşüncenin temsilcisidir. Kadının söylemi geçmişin kabullerinin, yaşanmışlıklarının hatırlatılmasına dayalıdır. Kadın, bugünü geçmişin kabulleri, değer yargıları üzerinden anlatmaktadır. Bu durumda kadın, es ve annelik söylemi üzerinden düşüncelerini aktarmakta ve geçmişin anılarını canlı tutmaktadır. Bu baglamada “eril bilinç yaklasırken uzaklasır. Ayrısmasız birlikteligin savunucusu disil bilinç ise baglantıyı vurgular.” (Saydam 2013:87) Hikayelerde erkeğin geleceğe yönelik söylemleri yerini kadında döngüsel düşünce tarzının özelliklerine bağlı olarak geçmişe bağlılığa bırakmaktadır. Kadının eşine ve oğluna yönelik söylemlerinde geçmişi hatırlatma ve hatırlama özelliği ön plana çıkmaktadır. Bu özelliği ile kadın toplumsal hafızanın koruyucusu, hatırlatıcısı ve aktarıcısı ola- rak önemli bir rol üstlenmekte ve bunu söylemlerine yansıtmaktadır. Annelerin çocukları ile ilgili soylamalarında dogum öncesi ve sonrasındaki evlat sahibi olabilmek için yapılanları anlatmaları disil bilincin geçmisle kurdugu baglantıyı ortaya koymaktadır. Salur Kazan’ın Evinin Yagmalandı- gı hikâyede Burla Hatun mevcut durumla ilgili haberleri oğluna iletirken geçmişe yönelmekte ve çocuğu için yaptıklarını anlatmaktadır. Dünlügü altın ban evimin kabzası ogul Kaza benzer kızımun gelinümün çiçegi ogul Ogul ogul ay ogul Tokuz ay tar karnumda götürdügüm ogul On ay diyende dünyaya getürdügüm ogul
 Tolması altun bisikde beledügüm ogul (Ergin 1997:106) Hikâyelerde erkek için kadın “basın bahtı evün tahtı” kadın için erkek Dirse Han Oglu Bu- gaç Han Hikâyesi’nde, Kazan Bey Oglu Uruz Beyin Tutsak Oldugu Hikâyede hem “basın bahtı, evün tahtı” hem de “han babanın güvegüsü, kadın ananın sevgüsüdür.” (Ergin 1997: 86, 163) Kadın, esini akrabalık iliskisi içerisindeki yeriyle ortaya koymakta, eşine bağlılığını toplumsal bir kurum olan aile ve akrabalık bağlantısıyla aktarmaktadır. Bu durum kadının söylemine sadakat, kadercilik, korunma, sahibiyet olarak yansımaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2