Sözlü Gelenekten Elektronik Ortama Halk Hikayelerinde Anlatıcı Tipolojisi

493 Sözlü Gelenekten Elektronik Ortama Halk Hikâyelerinde Anlatıcı Tipolojisi Türk Halk Edebiyatı reden görüp aldı sazı eline:’ (Gökalp 1985) ifadeleri, derleme ve yayıncı hakkında bilgi verirken aynı zamanda okuyucunun dikkatini çekecek geleneği hatırlatacak cümlelerdir. Şah İsmail Hikâyesi’nin girişinde yer alan; “Eski zamanlarda olmuş çok meraklı bir masal- dır; içindeki şiirler en eski basımın aynıdır. Hikâyenin mevzuu da herkesin anlayacağı sade bir dile çevrilmiştir.” (N.B. 1982:1) cümleleri de anlatının kaynağı hakkında okuyucuya bilgi vermek- tedir. Elektronik ortamda Âşık İhsan Yavuzer’in anlattığı “Kürşat Bey’in Hikayesi”nde hem mü- şahit/gözlemci anlatıcı, hem ilahî bakış açılı anlatıcının yanında dış anlatıcının varlığı da söz konusudur: “93 harplerinde, harpte Yüzbaşı Kürşat isminde bir şahıs kendi alayında sevilip gidiyordu ve herkes bunu severdi. Kürşat Bey’in Kars’ta, Kars’ın kenarında bir ailesi vardı ismi Almas Hanım. Dört beş yaşlarında bir kız çocuğu vardı ismi Dilşad Oğuz, bir oğlan çocuğu vardı yedi-sekiz yaşlarında ismi Murat Oğuz. Soyadları Oğuz’du. Kürşat Yüzbaşı fazla sevilince bunun çekemeyen bir arkadaşı vardı. …Kürşad Bey düşünüp daşınır. Ya Rabbim ben ne yapayım. Benim hanım, Almas Hanım daha çok genç. Yirmi, yirmi beş yaşlarında. Ben buna bir mektup yazıyım beni öldü bilsin de…” https://www.youtube.com/watch?v=uCXWywKC4a8 Elektronik ortamda anlatılan hikâyeler zaman zaman sesli tiyatro biçimindedir. Anlatıcı hikâyeyi anlatırken anlatının içinde yer alan hikâye figürleri sesleriyle katılırlar. Âşık İhsan Yavuzer’in anlattığı ve Orhan Yolcu’nun hazırlayıp elektronik ortama yüklediği Bahtiyarın Hikâyesi’nde; “ Seher Bahtiyar’ı öyle üstü başı kanlı halde gördüğü gibi feryat etmeye başladı. (Bir kadın sesi): Bahtiyar, Bahtiyar n’oldu sana böyle? Sana nasıl kıydılar? Seni bu hale getirenlerin elleri kırılsın inşallah. Bahtiyarım… (Hıçkırık sesleri) Bakalım Bahtiyar ne söylüyordu muhterem dostlar: …Anası uzaktan gördü Bahtiyarını. Feryatlarla koşuyordu.(Kadın sesi): Bahtiyar, Bahtiyar yavrum. Oğlum benim. Allah’ından bu- lasılar sana ne yaptılar canım yavrum benim. (Hıçkırık sesleri…) Oğlum, oğlum, yavrum nasıl kıydılar, Bahtiyarım benim…” ( https://www.youtube.com/watch?v=EvatG7r43d4 ) Âşıkların hikâyeleri, yazı, matbaa ve elektronik cihazların bulunmadığı sözlü kültür ortamlarında dinleyiciyle yüz yüze, saz ve söz ile icra edilir. Dolayısıyla sosyal bağlamda anlatı içinde şekillenen anlatıcı, müşahit, ilahî, katılımcı ve dış anlatıcı olarak görülür. Yazılı kültür ortamında değişen kültürel unsurlarla yeniden düzenlenen hikâyeler, yazılı ve basılı metin anlatıcısı olarak yer alır. Sesin, sazın ve âşığın görüntüsü veya seslerinin yer aldığı elektronik kültür ortamı icra bağlamında yazılıdan ziyade sözlü kültür ortamına yakınmış gibi görünse de (Çobanoğlu 2000:237-238) değişen kültürel unsurları, iletişim vasıtaları dolayısıyla büyük bir değişim gözlenir. Sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamlarında icra edilen hikâyelerde, işlevsel açıdan yaşanan değişim ve dönüşümle hikâye anlatıcılarının da yenilenen şartlarla birlik- te değişikliğe uğradığı açıkça görülür.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2