Kültür Koruma Ve İnternet: Diş Hediği Geleneği

427 Kültür Koruma ve İnternet: Diş Hediği Geleneği Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Çalışmaları öğrenerek uygulamaları buna en güzel örnektir. Yukarıdaki durum, Koiva ve Vesik’in, “Aracılı ve yazılı iletişim özellikleri olan dolaylı iletişim, geleneksel ve yeni mirasın yayılmasını e-posta ve web sayfalarıyla garanti altına almıştır.” (2014: 182) şeklindeki sözlerini destekler niteliktedir. İnternet, artık sadece yeni oluşumların anında duy(r)ulduğu bağlam değil aynı zamanda aktarımı yüz yüze sağlan(a)mayan geleneklerin de yayılmasını sağlayan bir bağlam oluşturmaktadır. Blogların aynı zamanda yeni arkadaşlıklar edinme noktasında da kullanıldığı görülmekte- dir. Birbirlerinin bloglarını takip eden anneler, tecrübelerini paylaşmanın yanı sıra, özel günlerinde birbirlerini evlerinde de ağırlamaktadırlar. “Blog buluşması” adı altında yapılan bu etkinliklerden bir anne şöyle bahsetmektedir: “Blog buluşmalarımızda evsahibi olma sırası bendeydi, bahane İpek’in diş buğdayı oldu… Buluşmalar İpek’in doğumundan önce de sonra da bütün güzelli- ğiyle devam etti, hemen hemen hepsine de katıldık büyük zevkle.” (klübem) Akrabalar ve komşuların katılımıyla gerçekleşen diş hediği töreninde internetin hayatlara girmesiyle birlikte, “sanal arkadaşlar”ın da ete kemiğe bürünerek kişilerin hayatlarına dâhil olma- sı söz konusudur. Yeni bir ortam olan internet beraberinde yeni arkadaşları ve yeni grupları da meydana getirmektedir. Blog üzerinden yapıldığı duyurulan tören, blog takipçilerinin katılımıyla gerçekleşmektedir. Anneler internet aracılığıyla öğrendikleri diş hediği geleneğinin uygulama aşamalarını ve hediğin pişirilişinin tarifini yine internette paylaşmaktadırlar. Neredeyse her annenin blogunda diş hediği tarifi bazen de yeni eklemlerle yapılan hedik tarifleri vardır. Annelerin diş hediğinin yapılı- şını da internet ortamında öğrenmeleri durumu söz konudur. İncelenen blog annelerinin geleneğin içini boşaltmadan salt bir parti formatında geleneği yaşatmadıkları görülmektedir. Annelerin, geleneğin kökeninde var olan ve anlamları olan uygula- maları da yerine getirdikleri görülmektedir: “Diş buğdayı töreninde bebeğe kıyafet alınmaz. Bakır bir eşya almak adettendir. Bakır eşya almayan para verir. Biriken parayla da bakır bir eşya alınır. Burada bakırın anlamı dişlerin bakır gibi sağlam olması düşüncesindir. İşte bizde bu güzellikleri kızımıza yaşatmak istedik.” (neşeli günler). Kars ve Erzurum çevresinde çocuğun ilk dişinin çıktığını gören kişinin, aileye demir veya madenî nesne hediye verirse, çocuğun dişlerinin demir gibi sağlam olacağı inancı yaygındır (Ka- lafat, 1999: 93). Yukarıdaki örnekte bu uygulamanın devam ettirildiği görülmektedir. “Geleneğe göre, diş buğdayına çağrılan misafirlerin dişlerinin temiz, güçlü, düzgün ve sağlıklı olması gerekiyormuş (!) bu nedenle arkadaşlarım arasından en güzel dişlileri davet ettim valla kendimi de biraz diş-ırkçıcı hissettim ayol!” (öğrenen anne). Pişirilen hediği, öncelikle dişi güzel birinin yemesi gerektiği ve hediğin dişi güzel olan biri tarafından yenilmesinde, “benzer benzeri etkiler” ilkesinden hareketle yapılan büyüsel bir davra- nış söz konusudur (Karakaş, 2012: 77). Gelenekteki bu uygulama törene çağrılanların dişlerinin

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz