Geleneksel Anlatılarda Bir Şaman/Sufi Silahı: Tahta Kılıç

182 Ali DUYMAZ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Evliya menakıpnameleri üzerinde araştırmaları olan Ahmet Yaşar Ocak da veli menkıbele- rindeki motifleri değerlendirirken “tahta kılıçla savaşma” motifini şamanlık kökenli bir motif olarak değerlendirir. Ahmet Yaşar Ocak, Şamanların ayin yaparken vecd haline girebilmek için çaldıkları davuldan başka bir de tahta kılıç bulundurduklarını, bununla kötü ruhlara karşı savaştıklarını vurgulamaktadır. Bu anlamda tahta kılıç şamanların şer kuvvetlerle mücadele için kullandığı bir savaş aracıdır (Ocak 2012: 141). Türk şamanizmi dışında bazı Batı Avrupa kavimlerinde de “tahta kılıç”ın sembolik olarak kullanıldığı dikkati çekmektedir. Mesela ardılı tarafından ruhunun kendisine geçmesi için kutsal kralı öldürme geleneğinin taklidî olarak uygulandığı halklardan Bohemyalıların yaşadığı Semic ve Pilsen’de kralın başının kesilmesi töresi Whit-Monday’de yerine getirilir ve bu sembolik baş kesme töreninde “tahta kılıç” kullanılır (Frazer 2004: 238-240). Mitik dönem içinde yer aldığını düşündüğümüz Şamanlık uygulama ve inançlarında “kı- lıç”ın simgesel bir işlev üstlendiğini, bir savaş aracından ziyade hastalara musallat olan şer ruh- ları kovmak için kullanılan bir tedavi edici gereç olarak kullanıldığını izlemekteyiz. Genellemek gerekirse tahta kılıç, şamanın savaş aracıdır, ancak bu savaş düşmanla değil şer ruhlarla ya- pılmaktadır ve “tahta kılıç” da simgesel bir işlev üstlenmektedir. Şüphesiz ki bu eğretilemenin kökeninde de “Tanrı”nın kılıcı” veya “tanrısal kılıç” algısı yatmaktadır. Dinî Metinler Olarak Hadislerde Tahta Kılıç Hz. Muhammed’in, fitneyi önlemek, etkisini azaltmak amacıyla fitne sırasında silah satışı- nı ve elde silah bulundurmayı yasakladığı bilinmektedir. Hadis rivayetlerde bu yasak “mevcutların kırılması”, “taşa çalınması”, tahtadan kılıç kuşanılması” şeklinde ifade edilir. Hz. Muhammed’in ashabına “Müslümanlar arasında fitne çıktığı vakit tahtadan bir kılıç edinin” diyerek öldürücü silah bulundurma yasağını dile getirdiği hadis kaynaklarında yazılıdır. Hadis kitapları, bu yasağa uyup tahta kılıç taşıyanlar arasında Ebu Müslim ile Ühban ibnu Sayfi’yi isim olarak sayar. Mesela Ebu Müslim ile ilgili hadis rivayeti şöyledir: “Hz. Ali, Hz. Muaviye ile olan mücadelesi sırasında hazırlık yapmak üzere Basra’ya gelir ve Ebu Müslim’e uğrayarak: “Bana yardım et” der. Ebu Müslim “ha- yır” diye kestirip atmaktansa lisan-ı hal ile bunu ifade etmeyi tercih ederek kılıcını getirir. Kınından bir karış kadar sıyırır. Hz. Ali (radiyallahu anh)’ye bunun tahtadan olduğunu gösterdikten sonra şu açıklamayı yapar: “Can dostum ve senin amcaoğlun (aleyhissalâtu vesselâm) benden, “Müslü- manlar arasında fitne çıktığı zaman tahta kılıç edinmem” hususunda söz aldı (ve ben de yaptım. Buna rağmen) seninle harbe çıkmamı istersen yine de çıkarım.” Hz. Ali şu cevabı verir: “Ne sana, ne de kılıcına ihtiyacım yok.” (Canan 13: 202-204, 337). Söz konusu hadisten görüleceği üzere Hz. Muhammed’in savaş çıkmaması, kan dökül- memesi için başvurduğu tedbirler arasında en önde gelenlerden birisi “tahta kılıç” kuşanmaktır. Böylece fitnenin önlenip kan dökülmemesi sağlanır ve insanları barışa yönlendirir. Yani tahta kılıç, fitne önleyici, barış sağlayıcı bir işlev görmüş olur. Alevi-Bektaşi toplulukları da Hz. Ali’yi tahta kılıçlı tasavvur ederler. Hatta Zülfikar’la birleş- tirerek iki uçlu bir kılıç olarak tasarladıkları “tahta kılıç”ın önemli bir kaynağı da hadislerdir. Hacim Sultan ağaç kılıcı eline alıp hadis rivayetindeki ifadeyi söyleyerek, yani “Lâ feta illâ Ali ve lâ seyfe illâ Zülfikar” diyerek savaşır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2