Bir Çocuk Oyununun Diakronik İncelemesi: Aç Kapıyı Bezirgânbaşı

122 A. Ceren GÖĞÜŞ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Edindiğimiz ipuçlarından; • Oyunun, Galata’daki Yağkapanı da düşünüldüğünde, Galata civarını da kapsayacak şekilde, İstanbul’un Tarihi Yarımada olarak bilinen Topkapı Sarayı, Eminönü ve Unka- panı’nı da içine alan bir bölgede ortaya çıktığını, • Bezirgânbaşı düşünüldüğünde, oyunun en erken 15. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında orta- ya çıkmış olabileceğini, • Oyunun ilk olarak, saraya yakın bir bölgeden veya saray içinden çocuklar tarafından taklit yoluyla canlandırıldığını, • 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hâlâ oynanmakta olan bu oyunun, göç yoluyla İstanbul’dan Anadolu’ya yayıldığını ve varyantlarının oluştuğunu söyleyebiliriz. Bunlar elbette yorum. Sosyal bilimlerin zor tarafı, elde edilen bulguları değerlendirip yo- rumlayarak doğru bir sonuca ulaşmaktır. Göstermek istediğim, bir çocuk oyununun yalnızca bir oyundan ibaret olmadığı. Tarihler bizi yanıltsa da çocukların aslında iyi birer gözlemci, aktarıcı, aktarıcıdan öte her birinin kültür taşıyıcısı olduklarını göstermektir. Çocuklar oynadıkları oyunla bize zaman ve mekâna dair referanslar vermektedir. Son on beş yılda ortaya çıkışına tanık olduğumuz “Kapkaççılık” adı verilen kaçma kovalamaca oyunu- nun, bir dönem sıklıkla yaşanan sokak hırsızlığından veya “Kurtlar Vadisi Oyunu” diğer adıyla “Polat Alemdarcılık” gibi bazı oyunların ise popüler televizyon dizilerinden kaynaklandığı açıktır. 1950-1980 yılları arasında “Kovboyculuk” oyununun, bir dönem revaçta olan kovboy filmlerinden veya Tommiks, Teksas gibi çizgi romanlardan esinlenerek ortaya çıktığı görülmektedir. Bu oyun- lar, aşağı yukarı on yıllık sapmalarla tarihlendirilebilen, kaynağı belli olan oyunlardır. Çocukların aradan yüzyıllar geçse de yaşanan bir olayı gerek sözlere dökerek, gerek hareketler yoluyla dramatize ederek bize o anı bugün de yaşatabilmeleri dikkat çekicidir. Bu ne- denle çocuk oyunları derlemelerinde oyuna basit bir eylem olarak bakılmamalıdır. Bu oyunların içinde; Aç Kapıyı Bezirgânbaşında olduğu gibi, sosyal ve ticari ilişkilerin, geçmişten günümüze devam eden kültürel mekânların izlerini bulmak ve yorumlamak mümkündür. Çocukların iyi birer gözlemci ve aktarıcı olmaları özellikleri değerlendirilerek bizlere oyunla ne göstermeye çalıştıklarına dikkat edilmelidir. Özellikle, Develer Geliyor Mardin’den, Kurt Baba, Yağ Satarım Bal Satarım gibi ezgili, dramatik nitelikli veya rol yapma oyunları olarak tanımlanan oyunlar ele alındığında, bu tarz oyunların bize psiko-pedogojik ve sosyal açıdan birçok veri sağ- layacağı, oyun araştırmalarına farklı bir bakış açısı kazandıracağı görüşündeyim.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz